Sahih hadis nedir?
Peygamberin kendisi veya sahabeden adalet ve zabt sahibi kimseler vasıtasıyla, yine adalet ve zabt sahibi kimseler aracılığıyla rivayet edilen hadislerdir. Bazı hadis yazarları kendi külliyatlarına sahih ismini vermişlerdir.
Hadis usulünün amacı, rivayetlerin Hz. Peygamber’e aidiyetinin tespitini yapmak, sahih olanı sahih olmayanından ayırmaktır. İslam âlimleri ilk dönemlerden itibaren hadislerin Hz.Peygamber’e aidiyetinin aslına uygun bir şekilde tespit edilebilmesi için bazı kriterler geliştirmişlerdir. Ancak âlimlerin geliştirmiş oldukları kriterler farklılık arz etmiştir. Hicri VII. yüzyıla kadar İslam âlimleri arasında sahih hadiste aranacak şartlarda bir ittifaktan söz etmek mümkün olmamıştır. Hatta muhaddisler bile sahih hadis kriterleri konusunda bu ittifakı sağlayamamıştır. Dolayısıyla bu döneme kadar her müellifin kendi kanaat ve içtihadına göre sahih hadisleri belirlemeye çalıştığı ve bu konuda ortak bir anlayışın bulunmadığı rahatlıkla söylenebilir.
İslâm âlimleri hadislerin sıhhatinin tespitini sağlayacak muhtelif bazı tanımlar ortaya koymuşlarsa da genel kabul gören sahih hadis tanımı İbnu’s-Salâh tarafından, ancak hicri VII. YY’da yapılmıştır. İbnü’s-Salâh’ın sahih hadis tanımına göre bir hadisin sahih olabilmesi için, râvilerin adalet ve zabt sahibi olması, hadisin senedinin muttasıl olması ve rivayetin şâz ve muallel olmaması gerekir.
Hadis kelime anlamı itibari ile İslamiyet’in kabulü ile birlikte aslında farklı bir mana kazandı. Kur’an mukabilinde Peygamberin sözlerinin sahabeler aracılığı ile aktarılması olarak kabul görmektedir. Peygamberimizin sözlerinin yanı sıra fiil ve davranışlarının sahabeler aracılığı ile aktarılması olarak mana kazanan hadisler, sened ve metinlerden oluşur.
Hadis ilmi ise Rivayetü’l hadis ve Dirayetü’l hadis olmak üzere ikiye ayrılır. Hadis ilminin amacı ise Hz. Muhammed’in hadislerini başka sözlerden korumaktır. Ayrıca hadislerin değiştirilmesini, karıştırılmasını, bozulmasını ya da sözlerin iftiraya uğramasını engellemektir. Hz. Peygamber’e atıfta bulunan sözlerin hakikatte kendisine ait olup olmadığı hadis ilminin getirdiği kurallar ile ortaya çıkarılır.
Hasen Hadis Nedir? Hasen hadisin sahih hadisten farkı nedir?
Hasen kelimesi sözlükte “güzel” anlamına gelmektedir. Hadis terimi olarak sahih hadisle zayıf hadis arasında yer alan fakat sahih’e daha yakın olan hadis türüdür.
Bu kavramı ilk kullanan hadis alimi ise İmam Tirmizi’dir. Ona göre Hasen hadis, sahihlik şartlarını taşımakla birlikte râvîleri zabt yönünden sahih râvîler derecesine çıkamayan râvîlerin rivayet ettikleri hadistir.
Hasen hadisin sahih hadisten tek farkı râvînin zabt açısından kusurlu olmasıdır.
Hadis imamlarının çoğunluğuna göre hasen hadis de delil olma açısından sahih hadis gibidir.
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.
Bağışını geri alan kimsenin durumu şu köpeğin durumu gibidir: Yalını yer, iyice doyunca kusar. Sonra kusmuğuna tekrar dönüp onu yer.
Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder.
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.
Biriniz kardeşini Allah için seviyorsa ona sevdiğini söylesin.
Bir insan ölünce üç kişi hariç herkesin ameli kesilir: Sadaka-i cariye bırakan, veya istifade edilen bir ilim bırakan veya kendine dua edecek salih evlat bırakan.
Bizi aldatan bizden değildir.
Cennet anaların ayağı altındadır.
Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir.
Ey iman edenler Allah’ın size helal ettiği temiz şeyleri haram kılmayın, hududu da aşmayın. Doğrusu Allah, aşırı gidenleri sevmez. Allah’ın size verdiği rızıktan temiz ve helal olarak yiyin. İnandığınız Allah’dan sakının.
Halka teşekkürde bulunmayan Allah a şükretmez.
Her kim borçlu fakire mühlet verir, yahut borcundan indirirse Allahu Teala da onun Arşının gölgelerinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşının gölgesi altında dinlendirir.
Herhangi bir müslüman çıplak bir müslümanı giyindirirse, Allah da ona Cennetin meyvelerini ikram eder. Herhangi bir müslüman susuz bir müslümanı suya kandırırsa, Allah da ona ağzı mühürlü (el değmemiş) Cennet meşrubatından ikramda bulunur.
Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.
Hiçbir kimse, el emeği ve helal kazancından daha hayırlı bir yemek yememiştir.
Hiçbiriniz kendisi için istediğini mü’min kardeşi için istemedikçe gerçek iman etmiş olamaz.
İlim öğrenmek üzere yola çıkan kimseye, Allah cennet yolunu kolaylaştırır.
İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.
İnsanlar eğer Ramazan ayının kıymet ve ehemmiyetini hakkıyla bilselerdi, ümmetim, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederdi.
İnsanlar yaşadıkları gibi ölürler.
İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.
İşçiye ücretini, alnının teri kurumadan veriniz.
Karşılıklı ticarette ticaret yaptığın kişinin namaz kılması seni kandırmasın.
Kim bir hayırli isi yapmaya yönelirse, onu yapan kadar mukafat alir.
Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, kendisine onun kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.
Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ihlâs ile oruç tutar ve kıyam ederse (teravih namazı kılarsa) annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından temizlenir.
Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin, eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.
Komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir.
Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.
Mümin kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.
Mümin kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.
Müslüman bir kimsenin, bir malda kusur olduğunu bildiği halde, müşteriye haber vermeden satması haramdır.
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu kıyamet günü örter.
Resülullah aleyhissalatu vesselam’a: “En efdal insan kimdir?” diye sorulmuştu. “Kalbi mahmüm (pak), dili doğru sözlü olan herkes” buyurdular. Ashab: “Doğru sözlülüğün ne demek olduğunu biliyoruz. Mahmümu’l-kalb ne demektir?” diye sordu. “(Mahmüm kalb), Allah’tan korkan tertemiz kalptir, içinde günah yoktur, zulüm yoktur, kin yoktur, hased yoktur” buyurdular.
Size vermekte olduğu nimetlerden ötürü Allahı sevin, benide Allah beni sevdiği için seviniz.
Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır.
Sizin en hayırlınız kuranı öğrenen ve öğretendir.
Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası.
HADİS-İ ŞERİFLER 40 HADİS
1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.)
2- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü’l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225)
3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16)
4- Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran. (Tirmizî, Birr, 55)
5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir. (Tirmizî, İlm, 14.)
6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez) (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.
7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur. (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/275; Beyhakî,.)
8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58).
9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.)
10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (Tirmizî, Birr, 58.)
11- İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür. (Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6. )
12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi. (Müslim, İ mân, 95 )
13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.)
14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizî , Fedâilü’l-Cihâd, 12.)
15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta’, Akdıye, 31.)
16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.)
17- Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.)
18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56.)
19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (İbn Mâce, Ruhûn, 4 .)
20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum’a, 80.)
21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.)
22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizî, Birr, 36.)
23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar. (Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.)
24- Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir. (Tirmizî, Birr, 3.)
25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası. (İbn Mâce, Dua, 11.)
26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. (Tirmizî, Birr, 33.)
27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.)
28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir. (Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66)
29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır. (Tirmizî, Radâ’, 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50. Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.)
30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim. (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141)
31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz. (Buhârî, Edeb, 57, 58.)
32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144)
33- Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75)
34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler. (Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.)
35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir. (Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78)
36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. (Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.)
37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir. (Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.)
38- Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur (Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.)
39- Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır. (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.)
40- Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, Îmân, 164.)
HZ. MUHAMMED (S.A.V) HZ. ALİ HAKKINDA HADİSİ ŞERİFLER
Ali bendendir, ben de ondanım.
Ali, Hak ile beraberdir. Hak da Ali ile beraberdir.
Ali, her hususta Kur’ân ile beraberdir. O Kur’ân dışı bir şey söylemez ve bir iş işlemez. Kur’ân da, Ali’den asla ayrılmaz.
Ali’nin dostu, benim dostumdur; Ali’nin düşmanı benim düşmanımdır.
Ali’yi seven şüphe yok ki beni sevmiş olur. Beni seven Allah’ı sevmiş olur. Ali’ye düşman olan, bana düşman olur. Bana düşman olan ise, hiç şüphesiz Allah’a düşman olur.
Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır. Bilgi isteyen, Ali’nin kapısına gelsin.
Ben ve Ali insanların yükselebilmesi için, Allah’ın gönderdiği kılavuzlarız.
Ey Ali! Dünya ve âhirette sen benim kardeşimsin, vasîyimsin, vârisimsin, halîfemsin.
İlminden dolayı Hz.Âdem’e bakmak isteyen, Ali’nin ilmine baksın, Nûh’un takvâsını isteyen, İbrahim’in hilmini isteyen, Mûsâ’nın heybetini isteyen, Îsâ’nın ibâdetini görmek isteyen, Ali İbn-i Ebû Tâlib’e baksın.
Yâ Ali! Gerçek Müslüman seni sever. Senin için fena söyleyenler, ara bozuculardır.
Yâ Ali! Yakında hak sende olduğu halde, sana karşı gelenlerle savaşacaksın. O gün sana yardım etmeyen, benden değildir.
EHL-İ BEYT HAKKINDA HZ. MUHAMMED (S.A.V) HADİSLERİ
Hz. Muhammed’in Ehl-i Beyt hakkındaki hadislerini aşağıda bulabilirsiniz. İşte, Hz. Muhammed (S.A.V)’ın ehl-i beyt hakkında söylediği en güzel hadisler…
Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’e karşı savaş içinde olanlara karşı, ben de savaş içindeyim.
Allah’a and olsun ki bizi sevmeyenleri, şanı yüce Allah cehenneme dökecektir.
Benim “Ehl-i Beyt’im”, kendinize ehlinizden daha sevgili olmadıkça, kesin îman sahibi olamazsınız.
Ben sizin aranızda iki paha biçilmez şey bırakıyorum. İkisi de birbirinden büyüktür. Bunlardan birisi Allah’ın kelâmı «Kur’ân-ı Kerîm» diğeri ise «Ehl-i Beyt’im»dir. Bu ikisi Kevser havuzunun kıyısında bana ulaşıncaya kadar birbirinden ayrılmaz; bunu Rabbim’den ben diledim. Bu ikisine yapışır, sarılırsanız benden sonra ebedî olarak sapmazsınız, yol yitirmezsiniz.
“Ehl-i Beyt’im”e buğz eden münâfıktır.
“Ehl-i Beyt’im”e eziyet eden, Allah’a eziyet eder.
“Ehl-i Beyt’im”e karşı davranışlarınızdan dolayı, Allah’ın azâbını sizlere şimdiden hatırlatmak istiyorum.
“Ehl-i Beyt’im”in peşinden gidiniz, sakın onların önüne geçmeyiniz, aksi taktirde helâk olursunuz. Onlara bir şey öğretmeye de kalkışmayınız, çünkü onlar sizlerden daha bilgililerdir.
Ey Fâtıma! Kıyamet gününde; Ben, sen, oğulların Hasan ve Hüseyin ile eşin Ali aynı makamda olacağız.
İçinizde “Ehl-i Beyt’im”in misali, Nûh Aleyhisselâmın gemisi gibidir. Her kim gemiye binerse kurtulur ve her kim muhalefet ederse boğulup helâk olur.
İslâm’ın esası beni ve “Ehl-i Beyt’im”i sevmektir.
Kıyamet gününde; her kul iki şey hakkında sorulmadan Sırat köprüsünden geçemeyecek; Birincisi: Ben sizinle idim, siz kiminle oldunuz?» İkincisi : “Ehl-i Beyt’e” kurbiyyetiniz (sevginiz, yakınlığınız) ne derece?»
Sizleri nimetleri ile beslediğinden Allah’ı seviniz, Allah’ı sevdiğinizden beni seviniz ve beni sevdiğinizden de “Ehl-i Beyt’im”i seviniz.
Şefâatım, “Ehl-i Beyt’im”i sevenedir.
Kuran-ı Kerim dinlemek ve Detaylı bilgi için: www.youtube.com/@cennethalki